Uzak Asya’ya, barutu bulup Avrupa’ya götürebilmek amacıyla giden kervan önce bir çetenin, sonra da bilmedikleri bir canavarın saldırısına uğrayınca sadece William Garin (Matt Damon) ve Pero Tovar (Pedro Pascal) hayatta kalır. İkili daha sonra Çinli askerler tarafından yakalanır. Burada, karşılaştıkları canavarın “taotie” adlı çok güçlü ve aynı zamanda akıllı bir yaratığa ait olduğunu, her 60 yılda bir Çin Seddi’ne saldırdıklarını ve yakın zamanda gelmesi beklenen yeni bir saldırı için hazırlıklar yapıldığını öğrenirler. Canavarın bir elini kılıcıyla koparmayı başarmış William, hem savunma hattına yardımcı olmaya çalışacak, hem de buralara asıl gelme amacı olan barutu ele geçirme düşüncesini aklından çıkarmayacaktır. Film, insanlığın elinden çıkan en muazzam yapılardan biri olan Çin Seddi’nde geçiyor. Tamamı Çin sınırları içinde çekilmiş en yüksek bütçeli film olan Çin Seddi, 150 milyon $’a yakın bir bütçeyle çekildi.
Hollywood gibi dev sinema sektörünün Çin film sektörünü ve seyircisini yakalamayı amaçlayan, senaryosu basit fakat prodüksiyon olarak göz doldurmayı başaran fantastik bir film. Çinlilerin görkemli savaş sahneleri ile fantastik olguları birleştiren izlemeye değer bir yapım.
Bizde bu gorsellikte bir filmi milli tarihimiz icin yapmaliyiz. Fantastik ogelere luzum kalmaz cunku ceddimizin kahramanliklari yeter. Realist olalim yeterki.
Fantastik bir film için o şeylerin nereden geldiği tam olarak yansıtılamamış yaşayanların üzerindeki etkisi biraz sönük kalmış ona nazaran yeterliydi bana göre. Ama bu film bir Peter Jackson gibi bir yönetmenden çıksaydı insanların üzerindeki çaresizliği daha iyi anlatabilir muhteşem bir film olabilirdi.